Bu da olayın haberi:
Söylenecek fazla şey yok aslında. Yok sırf bu meselelerden yorulduğum için değil sadece. Ayrıca konunun mesajının kendisinde olduğu için.
Söz konusu müdüre bir metreden az olan mesafede herhangi birine veya birşeye yaklaşıldığında öten bir sensör hediye etmek isterdim.
mimlendin haberin ola =))
YanıtlaSilben o müdüre arkadan 18 cm den daha yakın olmak isterim :)))
YanıtlaSil@zerzewat: eheh şimdi baktım gördüm =) "En az ve öz blogger" ödülü için teşekkür ederim =)) ayrıca hoşgeldin ;)
YanıtlaSil@toprak: aman dikkat et, ters bi hareket yapmasın, herşey beklenir ;) hoşgeldin. yorumlanmayı pek severiz, yine bekleriz ;)
bu böyle yasak koyularak çözüme ulaşacak bir sorun değil..aksine aradaki uçurumu daha da arttıracak bir önlem.. yasak konarak değil de çocuklar eğitilerek aşılabilir.. elbette yakın olmalı karşı cinsine kişi yoksa hayatı boyunca karşı cinsi farklı bir basamakta görerek araya görünmez bir duvar çekecektir psikolojik olarak.. bu daha da kötü..biz o yaşlarda çok yakındık karşı cinse.. birbirimize sarılır, baş başa verirdik ama hiç taciz de bulunmadık..zaten aklımıza gelmezdi öyle şeyler. ama sen şimdi araya mesafe koyarsan istemediğin durumların düşüncesi bünyelerin zihnini meşgul edecek sürekli..
YanıtlaSil@Erkek Adam: öyle tuhaf ki sanki birileri insan doğasından haberi olmayan ve hiç psikolojiden anlamayan insanları özenle seçip eğitime, akademiye yönlendirmiş. o kadar çok duyuyoruz ki..
YanıtlaSilyanlış anlamadıysam orda bahsedilen mesafe öğretmen ve öğrenci arasındaki mesafe değil mi?
YanıtlaSilöğrenci ile öğrenci arasında böyle bir mesafe koyamazsınız tabi ki, saçma olur. gönül ister ki öğretmen ile öğrenci arasına böyle bir mesafe koymak gerekmesin ama. ama öğretmen öğrenci arasında böyle bir mesafe olmasının o kadar da gereksiz, yersiz, saçma olduğunu söyleyemem.
@heamoglobin:
YanıtlaSilbildiğim kadarıyla öğrenci ile öğrenci arasında.. fakat öğrenci ile öğretmen arasında olmasına işaret etse de yine bir sakatlık var. söz gelimi öğretmen öğrenciye birşey anlatmak için aynı sırada yanına oturamayacak mı?
daha önce dediklerimize geliyor konu yine aslında; yasaklarla zihniyetleri dönüştüremezsiniz, ancak bastırır ve haliyle vahşileştirirsiniz.
yorum için teşekkürler hemoglobin.
bence de otursun, öğrencisinin başını okşasın vs. ama yaşanan taciz olayları yüzlerce olmasa bile mevcut. ki aslında bunlar da bildiğimiz olaylar. bilirsiniz ergenlikte akranlarının görüşü ergen için her şeydir. bunun dışında öğrenciler tacize maruz kalıp yetişkinlerin kendisine inanmayacağını düşündüğünden bunu paylaşmaktan çekinebilir, kendisinin suçlanacağını düşünebilir. bu sebepleri göz önüne alarak bildiğimizden çok daha fazla haberimizin olmadığı taciz ve psikolojik şiddet vakası yaşandığını düşünüyorum okullarda.
YanıtlaSilinsanlar bunu eşeğin aklına karpuz kabuğu sokmak olarak görebilir. doğrudur. öğretmenlik mesleğine, makamına hakaret olarak görebilir. doğrudur. ama her ne kadar öğretmenlik kutsal, yüksek bir meslek olsa da bu mesleği yapanlar insanlar. tecavüzlerin ya da katillerin de insanlar olduğu gibi. kimse bu mesleğe başlarken gerçek bir psikolojik değerlendirmeden geçirilmiyor.
öğrenciler yetişkin insanlar olmadığı ve yetişkinlere nisbeten korunmaya daha fazla ihtiyaçları olduğu için her ne kadar göze, kulağa, akla, kalbe hoş gelmese de öğretmen öğrenci arasında böyle bir mesafe olmasına karşı değilim.
şu da var, bu mesafe konusu türkiye'de böyle münferit işler olarak yeni yeni ortaya çıkmaya başlamış olsa da amerika ve bazı avrupa ülkelerinde de buna benzer kısıtlamalar uzun zamandır tartışılıyor ve bu ülkelerin bazılarında kanun olarak mevcut. mesela amerika da ilköğretim okullarında öğretmenlerin öğrencilere dokunması yasak.
dediğim gibi bu söylediklerim, öğretmen ile öğrenci arasındaki mesafe ile ilgili. tabi ki öğrenci-öğrenci ilişkilerinde de etkileşim sınırsız olamaz, ama bu kadar da saçma olamaz.
@heamoglobin:
YanıtlaSilEvet, Amerika'da (hangi eyaletler bilmiyorum) öğretmenlerin öğrencilere dokunması yasaktır.
fakat yasaklarımızı, özgürlüklerimizi belirlerken kendimizinkinden farklı bir toplumsal yapıyı da baz alamayız. örneğin Amerika, cinsel özgürlükler konusunda dengesiz ve ikiyüzlüdür. yasaklara sebep olan olaylara konu olan öğretmenler de bu gerçeğe paralellik gösteren örnekler..
ne var ki "dokunma" ile "1 metreden fazla yaklaşma" eylemleri, yasakların uygulanabilirliği açısından bile farklı. dokunma, şahitlik ile kanıtlanabilir birşey sayılabilir, ama yaklaşma nasıl kanıtlanır, nasıl şikayet edilir? Hatta en başta nasıl uygulanır? Öğretmenlerin öğrencilerden daima uzak durduğu bir ortam hiç hatırlamıyorum, hayal de edemiyorum.
tüm bunların yanısıra, taciz etmeye niyetli öğretmen her şekilde yapar bunu.
1 metreden fazla yaklaşma zaten üzerinde fazla düşünülmemiş, bir okul müdürünün tek başına verdiği bir karar. tabi ki sağlam ve mantıklı değil. kastettiğim, buna benzer (dokunmanın yasak olması gibi) önlemlerin alınmasının gereksiz sayılamayacağı.
YanıtlaSilbu yasaklara sebep olan öğretmenlerin düşünce-söylem-eylemleri arasındaki tutarsızlık suçu ortadan kaldırmaz ya da "zaten sadece bu tarz insanlar taciz eder" tarzı bir dayanağımız olamaz. ortada bir problem varsa bunun hem kısa vade hem de uzun vadede çözümü için plan yapılmalı önlem alınmalı. dediğin gibi dokunmanın yasaklanması gibi bir önlem ancak kısa vadede ve kısıtlı miktarda işe yarayabilir. bunun çözümü için daha uygun, iyi yöntemler varsa tabi ki onlar uygulansın. bu arada uzun vadede çözüm için de planlamalar ihmal edilmesin.
"taciz etmeye niyetli öğretmen her şekilde yapar bunu." anlayışını uygun bulmuyorum. hırsızın niyeti varsa nasılsa çalar deyip evden çıkarken kapı pencere açık bırakmaya benziyor.
@heamoglobin:
YanıtlaSilinsan davranışları, algıları vs gibi kesin kalıplara sokulamayan şeyler ile kapı pencere gibi elle tutulur maddi şeyleri aynı kefeye koymaktır belki de sorun?..
"sadece bu tarz insanlar taciz eder." diye bir söylemle sonuca varıp konuyu bitirmiş değilim. bunlar da bütünsel bakılması gereken aynı sorunun örnekleri, uzantılarıdır diyorum. elbette mükemmel bir ortamda bile böyle şeyler olabiliyor; sorun, oranların görece fazla olduğunda ne yapılabileceğidir. tam da bu noktada sizin değindiğiniz kısa vadeli çözümlere prim vermiyorum ben. diyeceklerim bundan ibaret.
aslında cümleyi dikkatli okursak cümlede insan davranışı/algısının kapı pencereye değil, iki durumun altında yatan düşüncelerin birbirine benzetildiğini fark edebiliriz.
YanıtlaSilönceki yorumda ilk okuyuşta çok dikkat etmediğim bir cümle fark ettim: "fakat yasaklarımızı, özgürlüklerimizi belirlerken kendimizinkinden farklı bir toplumsal yapıyı da baz alamayız." diyorsun. buna katılıyorum. kendi toplum ve düşünce yapımıza, kültür ve yaşayışımıza uygun çözüm ve önlemler bulmamız gerek. zaten tarihimiz(özellikle yakın tarihimiz) ve şu an içinde bulunduğumuz durum, ithal edilmiş yasalar, yenilikler, devrimlerle bir yere varamayacağımızı açıkça gösteriyor.
sahi biz neden ithale bu kadar değer veriyoruz? bu ülkede harf devrimi diye bir şey yapıldı. acaba tarihte daha önce bir eşi ya da benzeri var mı bunun?
bir cevap gelmeyeceğini varsayarak artık bu yazıyı takip etmeyi bırakıyorum. herhalde yanlış düşünmüyorum?
YanıtlaSil@heamoglobin: son yorumunun ardından yorum yapmamamın nedeni; argümanımı yeterince sunduğumu ve diyecek başka lafım kalmamasındandır. siz de kendi önermenizi sundunuz, artık bu konuya ilişkin itiraz edecek bir nokta kalmadı benim açımdan. ithale değer vermek, harf devrimi vs girmek istemeyeceğim, hele de bu yazıyla olan ilişkisinden kopacağı için kaçınacağım konular. hayatta herşeyin birbiriyle yakından veya uzaktan bir şekilde ilişkili olduğunu düşünmemin yanısıra, yayınladığım şeylerin konu bütünlüğüne de dikkat ederim. tartışmaya özelden devam etmeyi tercih ediyorum böyle durumlarda. nitekim e-mail adresim sitede bunun için var.
YanıtlaSil