Bugün yolda "Cinsel Sağlık-Evlilik ve Aile Danışmanlığı Merkezi" diye bir yer gördüm. Vay iyiymiş, böyle koca tabelasıyla ve -anladığım kadarıyla- ciddiyetle bu konuda hizmet veren yerler var, dedim. Ardından aklıma olası şu iki gönderme geldi:
1- Cinsel sağlık sorunları sadece evlilikte söz konusudur. (çünkü öncesinde cinsellik yoktur)
2- Evlilik cinsel sağlığı bozabilir. (ki bu, ilk göndermeyle çelişir. ama ironik olduğu kadar gerçeklik payı da yok mu?)
Neyse eve gelince oturup araştırdım, tutarsız şeyler yazmamak için. Meğer evlilik kurumunu katmadan (veya en azından onu temel almadan) da cinsel sağlık adına eğitim, danışmanlık hizmetleri yapan dernek, enstitü vs varmış. Tabii ki çok az. Ama bir tanesinin (CİSED) kamuoyuna deklarasyonu hem çok yerinde hem de bir o kadar ütopik göründü:
CİSED'in Kamuoyuna Deklarasyonu
- 1- Anaokulundan başlayarak Cinsel Eğitim yasal olarak şart olmalıdır.
- 2- Ergenlik Öncesi Cinsel Danışmanlık ve Rehberlik Hizmetleri yasal olarak şart olmalıdır.
- 3- Evlilik Öncesi Cinsel Danışmanlık ve Rehberlik Hizmetleri yasal olarak şart olmalıdır.
- 4- Evlilik Öncesi Anne, Baba ve Eş Eğitimleri yasal olarak şart olmalıdır.
- 5- Cinsel sağlık bilimine üniversitelerimizde Seksoloji A.B.D. adı altında ayrı bir bilim dalı olarak yer verilmelidir.
- 6- Cinsel sağlık bilimi için “multidisipliner bir yaklaşım”şart olmalıdır.
Tamam harika söylemişler de devlet eliyle olması gereken bu şartlar birçok çevrenin işine gelmeyeceği için daha uzun yıllar olamayacak gibi görünüyor. Herşeyi geçtim, sırf cinsel eğitim yıllardır okullarda şart olmuş olsaydı ne bugün kadınlar bu konumda olurdu, ne bu derece fazla aile içi cinsel istismar olurdu ne de astronomik rakamlara varan çocuk tecavüzü vakalarını konuşuyor olurduk. Bu blog muhtemelen var olmazdı bile. Ne güzel olurdu.
Neyse umutsuz olmayalım ama saflık derecesinde iyimser olmamakta da yarar var sanırım.
L
CİSED'in kamuoyuna deklarasyonunun alındığı site: http://www.cised.org.tr/
Var senin bu blogda bir şeyler.Bana iki kez yazdırmadan yorumu rahat etmiyor.:))
YanıtlaSilCinsel sağlık konusunda, sağlık ocaklarında ve diğer merkezlerde, evli ya da bekar ayrımı yapılmadan hizmet veriliyor.Hatta spiral bile dağıtılıyor. Tabii, yerli üretim ya da Çin malı bilemiyorum artık, ne kadar güvenilibilir ama sonuç itibarı ile evlilik cüzdanı aranmıyor. Özel yani vakıf ve dernekler aracılığı ile ne tür bir çalışma yapılıyor bilmiyorum. Bu bilgi ilginç oldu benim açımdan.
Cinsel Sağlık Eğitimine gelince, Milli Eğitim Bakanlığı bu konudaki çalışmalara malum iktidar döneminde ket vurmadı ancak asıl çekingenlik okullardan geldi. Okul idarelerinden gelen "Aileler bizi taşa tutar" yorumları karşısında, Milli Eğitim Bakanlığı da nerede duracağını şaşırdı. Şu an, Talim Terbiyenin tutumu nedir ben de bilmiyorum. Sağlık Derslerinde epey çekingen düzeyde bir şeyler verilmeye çalışıldığını biliyorum sadece. Bir de Milli Eğitim içinde bir başka direnme grubu daha var ki onlar da, cinsel ilişki yaşının bu kadar düşmesinin, Batıda verilen Cinsel Eğitim derslerinin sebep olduğuna ilişkin bir ara ortaya atılan tezi hararetle savunurlar. Son on yıl içinde, istatiski bilgilere dayanılarak yapılan çalışmalarda ise, sorunun son 50 yılda, genç nüfusun fiziki gelişiminin sanılandan ya da düşünülenden çok daha hızlı olduğunu ancak ruhsal gelişimin ise bu düzeyde olmadığının yani aslında çocuk ruhunda ergen bedene sahip olunmasının sonuçlarının yaşandığıdır ki ben de buna katılıyorum. Bu da eğer bir eğitim verilecekse bunun sadece cinsel sağlık değil aynı zamanda ruhsal gelişimi de içine alması gerektiğini göstermektedir. Kadınların şiddete maruz kalmasının, çocuk istismarının eğitim ile azalacağı düşüncene ise maalesef katılamıyorum. Hiç tarama yaptın mı bilmiyorum ama 40 lı 50 li yılların gazetelerinin 3. sayfalarına baktığında aslında sadece seyreltilmiş halimiz olduğunu görürsün. Sebepleri belki bu konuların daha çok konuşulur ve insanların artık korkusuzca söyler hale gelmesi belki medyanın okunurluk savaşı. Kaldı ki, Batılı toplumlarda da halihazıra en büyük savaşımın hâlâ kadınların ve çocukların cinsel istismarı ve şiddet olduğu düşünülecek olursa.
İlginçtir, Millenium serisinin yazarının işaret ettiği önemli bir nokta var kitaplarında: İSkandinav ülkelerinde, sağın yani aşırı sağın yükselmesinin toplumdaki yansıması, kadın ve çocuk istismarı ve şiddet. Bunu da açık açık gösteriyor.
Yine uzun oldu kestim.:))
Selamlar, yazın yazın, tartışma olmadan pek anlamlı olmuyor bence bu konuları işlemek. İlginçtir, ilk defa görüş ayrılığına düştük =)
YanıtlaSilSondan başlayayım, evet İskandinav ülkelerinde henüz yeni yükselmekte olan sağ kesimi biliyorum. Görece muhafazakar ve içine dönük olan bu kesimin yükselmesi ile beraber kadın&şiddet&çocuk problemleri artıyorsa, bu benim söylediklerimi kanıtlar nitelikte gibi göründü bana. Yoksa ben mi anlayamadım ? :S
Tabi bu kesimin kaygısı göçmenlerle ilgili önlem almaksa bu anlaşılabilir, çünkü suç oranlarında azımsanamayacak bir niceliğe sahip. Öte yandan bu ülkeler şu an sahip olduğu eğitim sistemi ve yasama anlayışını değiştirirse olsa olsa kadın ve çocuk istismarı artar fakat gerilemez. Yani bana mantıklı ve mümkün görünmedi diyelim.
Doğrudur, belki de sadece medyaya daha fazla yansır hale geldi olaylar ve insanlar tepki gösterir oldu. Ancak hiç artış göstermediğini bile varsaysak, yine de çok fazla değil mi? Oran aynı diyelim, peki gerilemesi için birşey yapıldı mı? Bu konuda bilgiye sahip değilim açıkçası. Kıyasladığımız yıllar elbette çok farklı. 60'lı yıllardaki cinsel devrim tabii ki bizde de etkisini gösterdi. Zihniyet büyük ölçüde dönüştü. Gençliğini 60'lar ile 90'larda yaşamış iki ayrı kişi muhakkak çok farklı düşünür. Ve burdan sizin dediğiniz bedenin gelişip zihnin henüz gelişememiş olmasına geliyoruz. Cinsel eğitim olacaksa ruh sağlığını da kapsayan bir sistem olması gerektiğini söylediniz. Buna katılmamazlık etmem. Öyle olmasını uygun bulurum ben de. Ne var ki şuna dikkat etmek lazım: Suçluları incelediğinizde çoğunluk bu "bedenen gelişip zihnen gelişememiş" ergenler mi yoksa orta yaşlı kişiler mi?
Cehaletin korkuya, baskının şiddete teşvik ettiğini düşünmüşümdür hep. Bu anlamda insanın kendi doğasını öğrenmesine olanak tanımamak, üstüne üstlük kendi öğrenme niyetini ayıplamak onu sadece potansiyel bir saldırgan yapar bana göre.
"Aileler bizi taşa tutar" dedikleri aileler zaten halihazırda sağlıklı mı ki bu yorumlara prim vermiş bakanlık? Devlet bu mudur?
bu arada ben de kısa kesememişim =)
Benim anlamadığım bir nokta var . belki de şu an analitik düşünemediğimden de kaynaklanıyordur ama ; okullardaki cinsel eğitim kadına karşı şiddeti, pedofiliyi ya da cinsel istismarı nasıl azaltacak ki?? bunu hakikaten soruyorum. belki de cinsel eğitimden kast edilen şeyin tam olarak tanımlanmamasından da kaynaklıdır.
YanıtlaSilEvet tabi ki çocuklar cinsel konularda bilinçlendirilicek, herşey onlara cazip birer tabu olmaktan çıkıp hayatın normal akışı gibi gelicek lakin sen hala onlardan bir takım şeyleri mahrum bırakıcaksan sıra arkadaşını namahrem olarak göstericeksen ne değişebilir ki? yani tabi bekaret yüzünden işlenen cinayetler(esneklik vs. yüzünden) azalabilir şu olabilir bu olabilir ama bu bi adamın kendi karısına tecavüz edebilmesini ve daha da kötüsü bunu yapmak için hakkı olduğunu düşünmesini, bir çocuğu bir hayvanı cinsel obje olarak görmesini nasıl engelleyebilir ki? ya da yemek fazla tuzlu oldu diye karısını dövmesini?
hem örneğin pedofili vakaları gelişmiş ülke diye adlandırdığımız ülkeler de hiç az oranlarda değil. elbette eğitim önemli, elbette cehalettir çoğu şeye sebep olan lakin bilemedim yine de ... kafam karıştı :)
melisa
@Melisa: şekerim tabii ki her yerde var bu dediklerimiz, en anaerkil ve en gelişmiş ülkelerde bile. önemli olan şu; toplumun tamamını huzursuz ve tedirgin edecek ölçüde mi? kadınlarımız sokağa çıkarken şuramız buramız açık mı, bişiy olur mu gibi sorular aklından geçirmeden rahat edemiyorsa, bu hastalıklıdır. bana anlattığın son yazıdaki olay öylece sindiriliyorsa bu hastalıklıdır.
YanıtlaSilbirtakım şeylerden mahrum bırakacaksan ne işe yarar demişsin ya, işte zaten bunu da içine alan bir eğitim anlayışından söz ediyorum. aslında daha kapsamlı bir dönüşüm haliyle. çünkü ailenin de "terbiye" edilmesi gerekiyor. bu nasıl olur bilemem. ama senin de dediğin baskı oldukça bir yerden patlayacaktır..
pedofiliyi bu nesil değil ama gelecek nesiller için azaltma olasılığı da çok mümkün bence. neden olmasın? şu anki pedofilik eylemlerini gerçekleştirenlerin yaşına dikkat et. hangi dönemin cinsel algılarıyla büyümüş olduklarına. globalleşmeyle birlikte bir değişimin farkında olup diğer yandan aynen devam eden geleneksel örgüler arasında sıkışıp kalmışlığı görüyorum ben. onların bu eylemi yaparken vicdanlarını rahat ettirme çabalarını duysak neler çıkar kim bilir. bu arada savunur gibi oldu aman öyle anlaşılmasın da =)
bir de tabii ki eğitimin kalitesi ve müfredatıyla da ilgili olarak, kadına bakışın dönüşmesinde bence etkili olabilir. şımarık yetiştirdiğimiz erkek çocuklarımıza "ama kadın cinsi de böyledir" demek için yerinde bir fırsat. neden olmasın? cinsel istismar pek çok kez kadın küçük görüldüğü, "zaten o karı ya, otursun aşağı" dendiği için -ve tabii ki şiddet eğilimiyle de- gerçekleşmiyor mu temelde ?
tabii ki yine de yeterli değildir. hele de şiddet eğilimi konusunda yapılması gereken heralde çok farklıdır..
bu arada itiraf ediyim şaşırdım =P
Almanya'da çocuklara okulun ilk yıllarında verilen cinsel eğitimin kitaplarından sayfalar:
YanıtlaSilhttp://teapls.wordpress.com/2008/12/10/sex-education/
bizde ise devlet kadının cinselliğinin bekçisiymiş gibi her şeyi evlilik sonrası olarak algılamaya meyillidir..