4 Haziran 2011 Cumartesi

Memeli Türbanlı / Türbanlı Memeli

Bir arkadaşım meme muayenesine girmek üzereyken bir önceki hastayı henüz giyinmemiş halde kısacık bir anlığına da olsa görüyor. Başında türban ama memeler açık bir vaziyette. Kendisini muayene eden doktor da erkekmiş. Arkadaş bu sahne üzerine gülmüş kendi kendine ve bana anlatınca açıkçası ben de güldüm. Akılda canlanan manzara çok acayip.

Ne var ki şunu düşünmeden edemedim: Eğer kadın türbanlı değil de örneğin yeşil saçlı olsaydı gülmeyecektik. Çünkü yeşil saç stildir. Kişinin tercihiyle ilintilidir. Hatta kendini ortaya koyma biçimidir. Ama türban öyle değil. En azından bize öğretilmiş kodlar öyle değil. Türban, kadının inancının gereği. Kimileri için özgürlük simgesi. Erkeklerden "sakınmanın" bir yolu. Dininin emri. Saygınlık göstergesi. Kumaşın işlevini böyle bilince, memeler açıkta erkek doktora muayene olmak pek komik geldi. 


Peki türbanlı bir kadın gelip bize derse ki "Bu benim tarzım, kendimi ifade etme biçimim. Size ne ulan?.." Kimse ne birşey diyebilir, ne de gülebilir. Çünkü komik gelmez artık. O öğretilen işlev ortadan kalkmıştır.


Bilsem ki bu kadınlar cesurca bunu söyleyip savunabilseler, ne ağzımı açarım bu konuda ne de gülerim. Haddimi zorlamadan susarım. 


Ama şu gerçekliği yadsımak pek ikiyüzlü olur: Türban da diğer birçok pratik gibi eril bir icattır, din üzerinden yapılan bir manipülasyondur. Bunu gözardı edemediğim için de herşey süper tozpembe deyip, kadınların tarzıdır bu bana ne, diyemiyorum. Çünkü kadınların bu düştüğü konuma duyarsız kalamıyorum, rahatsızlık duyuyorum.


Bu böyle gider mi? Öyle görünüyor.


L


NOT: Şimdi biliyorum birçok kişi "sana ne bundan kim ne giyerse giyer" diyecek. Ben de zaten giyen giysin diyorum, çekip çıkartasım var falan demiyorum. Daha önceki yazılarımda yaptığım gibi köktenci yaklaşıp durumu yorumluyorum ve bunu farkındalık adına yapıyorum. Blogun teması da budur zaten. Kadını kollarken yine kadın tarafından yapılan saldırıya alışkınım ama artık ne olur biraz sağduyulu olun. 

33 yorum:

  1. Belki saçma gelecek ama : nutmuş olabilir.Yani durumun sakilliğini Ona anlatsan muhtemelen O da güler. Ama alışkanlık bu işte. Bazen farkında olmadan yaparsın. Aslında, örtünen kadınların zaten byük kısmı, tam da senin söylediğin o yorumu yapıyorlar: Bu benim, inancım üzerinden yaşamı algılama ve kendimi ifade ediş biçimim. Ama sorun şuradaki, iki tip insan bu konuda o kadar çok konuşuyor ki bunu söyleyenlerin sesi boğuluyor ya da duyulmuyor. Birincisi erkekler; abicim örtü kadının örtüsü, baş kadının başı size ne oluyor? Demekten gınaa geldim. Bize ne be kardeşim. Kadının meselesi değil mi? Ama yok, olur mu. O zaman iktidar tehlikeye girer! Diğeri de, okumuş aydın geçinen ve bir şekilde yazı-çizi işlerinde kendilerini duyuran örtünen kadınlar. Ve işin kötü tarafı, erkek söylemine de sıkı sıkıya sarılanlar. Hatta manyaklık derecesinde işi ileri götürenler.Misal, Sibel Bilmem ne.

    YanıtlaSil
  2. memesiz olanı var mı ? :D

    YanıtlaSil
  3. @Avram: Unutmuştur zaten =)öte yandan eğer kişiliğini bununla bağdaştırmışsa, bilerek çıkarmamış da olabilir. ama öyleyse bile bu, durumun kanıksanmışlığıyla ilgili ve bu gerçek anlamda üzücü. düşünsenize, niye taktığını bilmiyor/unutuyor veya hiç sorgulamıyor.
    işte o yüzden ben bu konuyu önemsiyorum, fazla kumaş görüyorum diye değil =)
    topladığınız iki grup bana göre de kaba haliyle böyle görünüyor. hatta erkeklerin bu konuya yaklaşımı ve söylemleri hakkında daha yeni bir yazı yazdım, o da yakında =)
    Sibel bilmem ne ve daha niceleri bu erkek zihniyetinin temsilcileri olmaya devam edecekler gibi görünüyor..

    @hayalhanem: eheh yok ama olmalı belki de ? =) şimdiden ipucu vermiş oldum ;)

    YanıtlaSil
  4. Allah aşkına her türbanlı gerçek "türban"lımı? O kadar çok varki sırf yakışıyor diye takan.Hiç bir anlam yüklemeden, ardında bir inanç düşüncesi olmadan.. Burdaki böyle birisiymiş bu kadar basit.
    Bin türlü ikiyüzlü insan var bu dünyada..iyi güzel adına ahkam kesen şerefsizler var, herşeye mana bulup kendisi yapanlar var, her tür var.

    YanıtlaSil
  5. @Erkek: Tabii ki vardır. Hatta bizim aklımıza gelmeyen türlü nedenlerle de takan vardır =)buradaki de böyle birisi veya değil, her durumda var bir tuhaflık. en az eğreti durduğu zaman bile alttaki art niyeti ve manipülasyonu konuşmak istedim.

    YanıtlaSil
  6. Ben böyle şeyleri sevmiyorum..yani hemen genele yönlendirilmesini.

    Türbanlı değil kim olursa olsun. Açık bir kadını namaz kılarken görseler.hay orospu açık açık namaza kılıyor derler mi?derler!

    Takım elbiseli bir adam bir köşede veriyorsa tüm düzgün giyinenler mi itham altında kalır! Ama burda dalga konusu olan..hem inançlı hem de bak böyle..vurgusu! Ya kimin içini kim bilebilir. Genelevlerde orospuların ağzında sakız ve rahat bir davranış içindedirler..şimdi dışarda böyle olana da fahişe mi demek gerekir. Ya keşke herkes kendine baksa, önce kendini düzeltse değil mi..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. hayır orospu demezler. yanlıştasın derler.

      Sil
  7. @Erkek: daha önce de tartıştığımız gibi, genel yargıya varıp kimseyi dışlıyor değilim.

    ama gördüklerimizi inkar etmek için kör olmak lazım. sizin gibi tasavvuf felsefesiyle yaşıyor olsaydı insanlar zaten bütün bu iktidar mücadelelerini ve ikiyüzlülükleri konuşmazdık.

    yaptığım şey görülenden yola çıkıp durumların kökenine inmek. farkındalık için. yazının sonundaki not da aslında bunlara işaret eder.

    YanıtlaSil
  8. aslında konu çok hassas, ve teşekkür ederim böyle bir yazı yazdığınız için. bazı yorumcularında dediği gibi, her başını örten, gerçekten bunu islam için yapıyor olsaydı zaten bundan 100 sene önce olduğu gibi Türkiye olarak dünyanın en büyük devleti yine biz olurduk aynı osmanlı gibi. burada dikkat edilmesi gereken bir husus var, bakın islam diyorum, kendi dini ve inancı için değil, çünkü hayatı islami anlamda yaşamak birilerinin yorumlaması, uygun görmesi yada izin vermesi doğrultusunda olmaz.alimler ve din adamları ancak nasıl yapılması gerektiği konusunda ki hükümleri bildirebilirler. konu türbandan açılmışken bu şekilde devam edersek, yanlış olan şey türban , baş örtüsü, yazma değildir; örtünmek kendisini haram olan şeylerin bir kısmından korumak ve ya dışında tutmak amacıyla Allah rızası için Allahın emri ile örtünme nasıl oluyorsa ona uygun giyinmek hatta görünmemektir. bunu ancak yaşayışınızdaki gayenin ne olduğuna karar verebilmiş iseniz uygulayabilirsiniz. ancak olayı yaşayanlara indirgeyip islamı yaşantıyı bu şekilde değerlendiremezsiniz hatta ve hatta öbürünüde hiç bir şekilde yargılıyamazsınız ki Türkiyede %99 seviyesinde müslüman olduğu söylensede bu ancak zorunlu kimlik yazımından dolayıdır, oran ancak %15 lerdedir. hatta biraz daha ileri gideyim vakit namazında camiye gidenlerin bile yarısının aslında islamla ilgisi yoktur, onu ancak bir yaşayış şekli algılayıp nasıl yemek yiyorsa o şekilde camiye gidiyor diye anlayabilirsiniz. şimdi bir açıklama yapalım, bir insan neden islami yaşar yada neden yaşamalıdır niye yaşamamalıdır veya yaşamaz. bir akıla sahip herkes kainata şöyle bir baktığında bu alan üzerindeki en küçük gözle görülemeyen varlıktan (atom) güneşin 55 katı büyüklüğünde bir gezegene kadar bir düzen ve intizam için oluştuğunu (yaratıldığını)ve her an yaratmanın devam ettiğini bunu da sayılamayacak kadar çok zati ve subuti sıfatlara sahip bir yaratıcı tarafından yapıldığını ve zamanı geldiğindede hesabının sorulacağını idrak ederek gerekeni yapan kişimisin yoksa, tam tersimisin yada ikisinin arasındak milyonlarca birden birimisinin bilincinde olan birisimisin ilgili bir şeydir. Çünkü mülkün sahibi Allah(cc) tür, hesabı soracak olanda karşılığını verecek olanda odur, insansa hesaba çekilecek ve karşılığında cennet yada cehenneme gidecek olandır. konuya bu şekilde yaklaşırsanız sanırım tartışmak daha kolay olacaktır, ama A şöyle yapıyor B böyle yapıyor, hay şeydiyim bunun içine o zaman ben değilim tarzı bir yaklaşım MazAllah felaket olur.
    saygılarımla

    YanıtlaSil
  9. güzel resim eklemişsin lalehan, meme uçları müthiş :))

    YanıtlaSil
  10. @ali: ben de paylaşım için teşekkür ederim. hayatı islami anlamda yaşamak birilerinin yorumlaması, uygun görmesi ya da izin vermesi doğrultusunda olmaz, demişsiniz. şahsen ben de bu yönde düşünmekle beraber bugün baktığımızda birçok dini pratik zaten yorum ve manipülasyondan ibaret. örneğin türbanın islami şart olmadığını söyleyenler -ki bunu diyenler kuran ın kendisini inceleyenler olmuştur, tefsir ve mealleri okuyanlar değil- çoğunlukla susturulmuşlardır. bu da kaçınılmaz şüpheyi uyandırıyor: demek ki dinde şart değil. bunu kendi donanımım ile kanıtlayamayacağımı bile bile bu pratiğin eril manipülasyondan başka birşey olmadığına inanıyorum. üstelik bunu mantıklı ve tutarlı kılan başka gerçekler de var. neyse. burdan sizin dediğiniz örtünme kavramına geliyoruz. dindar olmadığım gibi dini pek iyi incelediğim söylenemez. bu konuda dediklerinizin doğruluğuna güvenebilirim ancak. fakat bu işin kumaş değil maneviyat ile yakından ilişkili olduğu fikrini sezdiğim için dinin kast ettiği bu olsa gerek.

    "inancı için" demek de eskiden çok karşı olduğum bir tutumdu. inanç, dini inanç ise dinde olana itaat edilir, başka inanç üretip de sanki o inanç emrediyormuş gibi davranmak kaypaklık gelirdi. inanç olacaksa din için olur, dinde böyle bir emir yoksa böyle bir pratik de yok derdim. ama işte anlayamadığımız şu; biri inançtan ve bu inanca uygun davranmak istiyorsa kimseye bunu sorgulamak düşmez. inancın din kökenli olup olmadığı kimseyi ilgilendirmemeli. bu inanç herhangi birşey olabilir. birisi hergün baştan aşağı sapsarı giyinse ve dikkat çektiğinde vereceği cevap "bunu seviyorum" olsa kimse birşey demez sadece garipser. fakat "inancım" dese hemen sorgularız hangi dinmiş, felsefeymiş vs diye. sanki o dinin ya da her neyse onun kurallarının uyulmasını takip etmek bize mi düşüyor? tabii ki hayır. işte o yüzden kadınların bunu savundukları sürece ortada onları küçük düşüren birşey olmadığını söylüyorum. fakat durumun kökenini bildiğim için -ya da emin olduğum diyelim- kendimce rahatsızlık duyuyorum. ama asla kimseye karışma veya hakkında hüküm verme hakkını görmüyorum kendimde. bana göre hepimize düşen de budur.

    @sevişgen ketçap: bulabildiğim en uygun resimdi. estetik unsur süpriz oldu diyebiliriz ;)

    YanıtlaSil
  11. öncelikle, fikrini açarak düşündüğünü söylemen ve tartışmaya açık olan tutumun için teşekkür ederim, bir sorun vardı dün bloğunda yorum yazamadım geçikme için özür dilerim.
    ortak bir paydada buluşup, konuyu bir orasından bir burasından tutup sonuçsuzluğu gitmek yerine, başlangıç noktası tesbit edip doğru dürüst tartışmayı isterim ve müsadenle de olaya şöyle başlamak istiyorum. " ben pek fazla dindar değilim" sözü ile bir kere senin anladığınla benim anladığım çok farklı nedir bu fark, dinin tanımı:
    din hayatın taaaaa kendisidir,peki hayat nedir? doğummu? çoçuklukmu?gençlikmi? tüm yaşammı? ölümmü? istersen kısa olsun, biz hayatın ortasından sabahtan başlayalım. bildiğin gibi gün 24 saattir, sabah 8 de uyandın, elini yüzünü yıkadın, kahvaltını yaptın, giyindin, dışarı çıktın, işe , okula,gezmeye, ziyarete, veya aylak aylak dolaştın, öğlen yemek yedin, aralarda çay kahve içtin, yine aynı şeyleri yaptın, akşam eve geldin, yemek yedin, su içtin , tv seyrettin, yattın. konuşma stilinden anladığım kadarıyla 20 ile 30 lu yaşlardasın, bu güne kadar gün için de farklı bir şeyler yaptınmı, istisnalar kaideyi bozmaz, dışarıda yemek yemek, müzeye, sinemaya, tiyaroya, eş dost ziyaretine gitmek dışında. bu sadece faaliyetsel anlamda bir güne bak. düşün 20 yıl 7300 gün 6 milyar insan??? sonra eline bir dünya küresi al bak, senin yaptığın her şeyi onlarda senin gibi yapıyorlar.peki bu nasıl oluyor, nasıl izah ediliyor? bazıları bilim her şeyi açıklar, henüz zamanı gelmemiştir, geldiğinde kimse bilimi tutamaz açıklar bizde öğreniriz diyor. iyide 12 şiddetinde depre dayanıklı bina yaptı japonlar, 9 oldu bir tane bile bina yıkılmadı ama tsunami, yerle bir etti. bir tanede bizde olsa kalmayacağız, bilim bizden sonra açıklasa ne olacak ki? dolayısıyla bir düşünürsen eğer, biz, bu dünya, bu kainat bir kural üzere yaratılmış düzen ve nizam sağlanmış o şekildede gitmektedir, ancak bir insanlar buna karşı gelip değiştirme ve bu düzeni yapana karşı isyan etme O'nu tanımama ve kabul etmeme yarışındayız. tekrar başa dönecek olursak pek dindar değilim, diyorsan nesin, pek dindar olmak ne demek , pek olmamak demek ne manaya geliyor? bunu tartışalım.
    yorumundaki bahsettiğin konularıda ortak bir paydada buluşursak tartışırız. sadece son cümlene atıfta bulunmak istiyorum, güzel söylemişsin ama yazın öyle demiyor, başı türbanlı ama memeleri açıktaymış diyorsun bu ne perhiz bu ne lahana turşusu diyorsun. bunu da konuşuruz.
    istersen burada istersen mail ile
    teşekkür ederim

    YanıtlaSil
  12. Bu sitenin tartışma platformu olduğunu düşünüyodum ama bu yazıda görmüş olduğum.
    ''Başında türban ama memeler açık bir vaziyette. Kendisini muayene eden doktor da erkekmiş. Arkadaş bu sahne üzerine gülmüş kendi kendine ve bana anlatınca açıkçası ben de güldüm. Akılda canlanan manzara çok acayip.'' tarzındaki yazıdan meseleye ne kadar sığ bakıldığı ve daha çok yol almak gerektiğini ve en önemlisi bu yazıların tartışma amacıyla değil art niyetle yazıldığını düşünüyorum.
    Bakış açısı sığdır çünkü '' Baş kapalı memeler açık'' bu durumu ya araştırmalı veya anlamaya çalışmalı böyle bi çaba var mı? Ben göremedim.İslamdaki sağlık ve benzeri zaruri durumlarda her türlü farz askıya alınabilir anlayışını biliyor musunuz siz? Bilmiyorsanız da böyle bir esneklik olmayacağını düşünecek kadar sığ olamazsınız inanmıyorum buna.Ortaya tek sonuç çıkıyor evet bu blog gayet örtü ve benzeri şeyler üzerinden sığ bir şekilde din düşmanlığı yapmak ve saldırmak için bir araçtır.Ve bu insanlar art niyetlidir.Başka bişey düşündürtmüyorsunuz malesef.
    Sizin tarzınızı kullansam belden aşşağı vursam bunu o kadar iyi yaparım ki ve bundan dolayı sinirden çok kafayı sıyıracak olanlarınız olur ama bizde vicdan var.Hadi selametle..

    YanıtlaSil
  13. Genelde yorumcuların yorumlarına karışmam.. Ama.. Cevap vermeden olmaz çünkü Kültürsüz arkadaşın bir de okuma yazma özürü var. Yazının içeriğinde açma kapama meselesi değil tam da bahsettiği noktada eleştiri getiriliyor. Kadının örtünme ve sağlık ikilemine dikkat çekiliyor ve alt metninde (cinsiyetçi bakış açısına göre) erkeklerde benzer bir ikilemin yaşanmadığından dem vuruluyor. Yorumlarda da zaten benzer şeyler söyleniyor. Hem blog sahibi hem de (genel olarak) yorumcular tarafından. Tabii insan, havadaki nemden huylanacak bir yapıda olunca doğal olarak herşeyi din düşmanlığı ile yorumlar o da başka bir sığ-lıktır. Sizlerin temel sorunu şu: İnanmayan ya da hadi diyelim ki inanmayan değil de yoruma ( içtihada) katılmayan olduğunda katılmayan eleştiren olduğunda, "din düşmanı" ilan etmek. Karşı çıkmak eleştirmek doğru bulmamak neden "düşman"lık olsun? Size katılmayan herkes neden yok edilmesi gereken güruha dönüşsün. Bir kimse ya da kimseleri düşman ilan etmenin başka ne türlü bir anlamı olabilir o yüzden sakın bana, ben yok edilsin demedim demeyin. Her inancın kendi içinden gelen dinamiği gereği tebliĞ ( davet-çağrı) hakkı olacak ama karşı olanın ya da katılmayanın konuşma hakkı-eleştiri hakkı olmayacak öyle mi? Ve anında düşman ilan edilecek? İnancınızı buyrun dilediğiniz gibi yaşayın. Ama diğerlerine de yaşam hakkı bırakarak. Karşı çıkılabileceğini de bilerek. Yoksa buradaki yorumunuz gibi aslında asıl "düşman", kendiniz olursunuz. Lalehanın yazısında, eleştiri inanca değil kadının o andaki ikileminedir. Eğer buna sebep olan ( ki siz katılmıyorsunuz) inanç ise inancın bu yaklaşımınadır.
    Not: tartışma platformu olduğunu düşünüyorsunuz ama zülf-ü yare dokunulan konularda yazılar olduğunda kabullenemiyorsunuz. Bu nasıl bir tartışma anlayışıdır böyle??? İsim cukk oturmuş. "Cultursuz"

    YanıtlaSil
  14. Ben de gülüyorum zaten.. Sana.:)

    YanıtlaSil
  15. Yüzün hangi parmağa takıldığının ilişki sembolü olduğu,

    Evlilik nişanesinin sağ ya da solda oluşunun politik mesaj barındıdığı,

    Badem bıyık, milliyetçi bıyık, komunist bıyık diye kavramların halen mevcut olduğu,

    Selamlaşırken kafa mı tokuşturdu, yok eli nasıl tuttu, bilekten mi kavradı diye insanların dikkat eder olduğu...

    Daha ilk etapta aklıma gelmeyen onlarca "yapmaca" seramoni altında kendine yer bulan bir bağnazlık bu..

    En basit tanışma merasimi olan "tokalaşma" bile aslında "kılıç tutan ellerin" boş olduğunu göstermeye yarayan bir gelenekse, gerisini gelin siz düşünün..

    İnsanları ötekileştirmek, sınıflandırmak için öylesine hevesliyiz ki, türban konusu kapansa, yenisini bulmakta hiç geç kalmayacağımıza eminim.

    Tüm bu kalıplardan sıyrılıp, daha "yalın" sevgilerle dolacağımız hayatlar ümidiyle. Güzel bir yazıydı, teşekkür ederim.

    YanıtlaSil
  16. @Kalem Kesiği: asıl ben teşekkür ederim yorumunuz için =)
    haklısınız birçok selamlaşma tarzının hep simgelediği birşey var. simgelerle insanları kategorizeleştirmeye bayılıyoruz. belki konforlu geldiğinden, belki korkularımız olduğundan yapıyoruz bunu.. dedikleriniz bir başka yazıyla da çok örtüşüyor, orada yine bu konu üzerinden başka simgelerden bahsetmiştim dilerseniz göz atın:
    http://zygotos.blogspot.com/2011/09/erkeklerimiz-cinnet-geciriyor.html

    bu arada hoşgeldiniz ;)

    YanıtlaSil
  17. Bu başörtüsü meselesini ipek konusu baya ağır etkiledi galiba. İslam'da ipek altın kadına helal dendi. İpek şöyle olumludur, altın böyle iyidir uydurmaları, iki imansızlığı (estetik-düğün) benimsetti.

    Kumaş insana yararlımı?
    Kumaş kullanırken doğaya verilen zarar?
    Altın kullanırken doğaya verilen zarar?
    Saçlarınızı doğaya neden bırakmıyorsunuz?
    Saçların başörtüsüyle zarar görmediğine eminmisiniz?

    Vaktim yok fazla uzatamıyacağım. Soruları genişletebiliriz.

    Giyimin insan ve doğa üzerindeki etkileri?

    Cevaplanacak soru bu?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. adsız; daha önce de dile getirdiğim gibi, bazı şeyleri birbirine biraz fazlaca kolay bağlıyorsun.. imansızlık ve estetik-düğün demişsin. imansızlıktan kastın inançsız olmak mı, başka birşey mi? eğer inançsızlıksa düğün ile, estetik ile ne ilgisi var? estetik ne, estetik ameliyat mı, estetik görüş mü, doğayla vs kurduğumuz estetik ilişki mi?.. çok sorun var fakat kendi çıkarımlarını sorgulamaya öncelik vermeni, belki haddimi aşarak, tavsiye ederim.

      bunun yanısıra, özellikle çokça yorum almış bir yazıya konudan sapan sorularınla yorum bölümünü işgal etmek niyetinde değilim, zira diğer yorumculara da cevaplar gidiyor olabilir. tartışmaya gitmekten ziyade uzayıp giden sorularla kuşatıyorsun. e-mail ile iletişime geçemeyeceğini söyledin fakat yorum bölümü de bunun için uygun bir yer değil, üzgünüm.

      Sil
    2. hesinlikle geliyor ve her seferinde sağolsun noname arkadaşımız sayesinde, konu neydi ki deyip tüm yazı ve yorumları yeni baştan okumak zorunda kalıyorum(z).:))

      Sil
    3. =) yorumlarınızı duymayalı uzun zaman oldu, yine bekleriz Avram..

      Sil
    4. yazı koy da uğrayalım.:)

      Sil
    5. yorum yapacak yazı yok, diyorsunuz yani =p eh, siz de haklısınız =)

      Sil
  18. "yeni" yazı yok demekti o. yoksa hemen hemen tüm yazılarında yorumum var.:))

    YanıtlaSil
  19. aslında çok abes bir durum yoktur.kıyafet bir bütün halinde olur.yani bugün eteği giyeyim yarın da gömleği giyer giderim diyemez kimse.etek,gömlek ayakkabı bir bütün içerisinde kullanılır.tesettürlü insanlarda bu bütünlüğe başörtüsü de dahildir.doktorla ilgili münasebetlerde ,örneğin kan aldırırken kolumuzu sıyırırız gömleği vs.yi çıkarmayız.aynı bu şekilde tesettürlü bir kadın göğsünü muayene ettiricekse sadece göğsünü açar tutup da bütün üst başını çıkarıcak hali yok ya.herhangi biri için memeleri açık ama ayağında ayakkabı ver demekle tesettürlü biri için memeleri açık ama başı kapalı demek aynı abesliği taşıyor benim için.
    gelelim kadının inandığı şeylerle çelişip çelişmediğine.böyle bir durumda önce mümkün mertebe kadın doktor aranır.eğer uymamışsa erkek doktora muayene olmasında bir mahzur yoktur.ancak sadece muayene edilecek bölge gösterilir.yani dediğiniz gibi başını da açsaydı o zaman inancıyla çelişmiş olurdu
    --dilruba--

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Dilruba; aslında kadının yaptığı, her hasta davranışı kadar işlevsel bir davranış. ciğerlerimizin dinlenmesi gerekiyorsa sırtımızı, karnımızın muayene edilmesi gerekiyorsa karnımızı açarız. ve bu sırada o bölgeyi ilgilendirmeyen herhangi bir aksesuar veya giyim ürününü çıkartmayız. çünkü lüzumsuzdur. bu anlamda kadının da başörtüsünü çıkarmasına lüzum yok. hatta dediğiniz gibi, çıkarsaydı inancıyla çelişmiş olurdu evet.

      fakat benim göstermek istediğim manzara; yazıda da işaret ettiğim gibi, kadın eğer kumaşın işlevini o bildiğimiz konvansiyonel anlayışla [özgürlük simgesi. Erkeklerden "sakınmanın" bir yolu. Dininin emri. Saygınlık göstergesi...vs] bağdaştırıyorsa komik göründüğüdür. çünkü arkaik bir hal almış olan bu pratiğin aslında tarihte "ne korkunç" bir hadise sayılacağıdır. tam da bu noktada dini referans vermek isteyenler; "ama dinde zorunlu hallerde hoşgörü, anlayış vardır. böyle durumlarda erkeğin görmesi, dokunması günah değil, siz bilmiyorsunuz" diye propaganda yaparlar. halbuki eril icatların eril tarzı modernleştirilme çabasından başka birşey değildir bu. bu konuda son derece katıyım.

      ikinci ihtimale gelirsek; o da kadının başörtüsünü "tarz" için kullandığıdır. yazıda bahsettiğim diğer olasılık yani. daha önce de dediğim gibi, "bu benim tarzım, seviyorum" diyen biriyse eğer o eski işlev ortadan kalktığından gülünecek birşey de kalmıyor ortada. aslında bir bakıma kitlede hakim olan önyargılara işaret ettim, kendimi de dahil ederek.

      umarım açıklayabilmişimdir, yorum için teşekkür ederim Dilruba.

      Sil
    2. öncelikle dinde modernleşme diye birşey olmaz olmaması lazım eğer zorunlu hallerle ilgili bir hüküm öne sürülmüşse bunun mutlaka bir dayanak noktası olması şart yani sonradan eklenen birşey değil var olan birşeyin çözüm olarak çıkarılması gerekir.
      işlev meselesinde kimin nasıl bir işlev verdiğini bilemeyiz bilsek bile yukarıda saydığınız işlevlerle bile komik gelmedi hala belki de kendim de başörtülü olmamdan kaynaklanıyordur (işlevlere birkaç itirazım olabilir ama :))

      Sil
    3. yazmayı unuttum ama "dilruba"

      Sil
    4. selam yeniden Dilruba, aslında dinde modernleşme diye birşey olmaz ise -ki oluyor görebildiğim kadarıyla- bu da dinin sorunlarından biri. çünkü insan değişiyor, tekamül ediyor. insan değişirken insanla bu kadar ilişkili bir yapının değişmemesi veya değişmemesi gerektiği savı başlı başına soru işareti. ve apayrı bir konu.

      peki o zaman Dilruba, sen de başka ne gibi işlevler olabileceği hakkında düşüncelerini paylaşabilir misin? ben, tahminlerimi yazmışım. ve evet, "sadece seviyorum, böyle olsun istiyorum" diyemiyorsa bir kadın, hatırlattığı arkaik işlevler bu resimde bana hâlâ komik geliyor.

      Sil
  20. önceliğe göre sıralarsam ilk olarak dinimin emri olduğu için ikinci olarak kendimi o şekilde daha çok sevdiğim için üçüncü olarak toplum için.işi sadece başörtüsüyle sınırlamıyorum tesettür üzerinden konuşuyorum.yani başı açık veya kapalı olsun toplumsal hayatta bütün dişiliğimizle var olmanın erkeklere haksızlık olduğunu düşünüyorum.mesela ben iyi bir üniversitede erkeklerin ağırlıklı olarak bulunduğu bir bölümde okuyorum.ve en zeki erkek bile yanından uzun bacaklı mini etekli bir kadın geçtiğinde salaklaşıyor (bu hallerine çok gülüyorum o ayrı :) ) yanlış anlaşılmasın erkeklere has bir özellik değil bu salaklaşma ben de yanımdan yarı çıplak bir erkek geçse bir an düşüncelerimi toparlayamabilirim ama şükür ki böyle şeylere pek maruz kalmıyoruz biz :D bu yüzden toplumsal hayatta olabildiğince cinsiyetsiz olmak gerek ancak yoruma burda bir es vermem gerekir çünkü cinsiyetsiz olmak genellikle erkek gibi davranmak olarak anlaşılıyor ki bu da çok yanlış.iki cinsin de cinsiyet özelliklerini kendi özel hayatlarına saklamaları gerekir bence.dinimin sunduğu tesettür de bunun için en uygun çözüm bana göre.
    ama dışarıdan bakan biri için komik olabilir ben bu yaşam alıştığım için komik gelmiyor olabilir.

    ilk paragrafa dönecek olursam dinde modernleşme şu şekilde olmaz.durup dururken ya böyle bişey oldu islama şunu da dahil edelim olmaz.geçmişteki olaylara bakılır bir dayanak noktası bulunur (şu ayet-hadis bu konuyla ilgili bu olay şu olaylarla ilişkili şu olaylara benzer şeklinde) sonrasında yorum yapılıp hüküm çıkarılır.yani var olan şeyler türetilir havadan ekleme çıkarılma yapılmaz.ama malesef bunu yapabilcek aklı başında ehil din adamları kalmadı genellikle önlerine yeni bir mevzu geldiğinde kestirip atarak olmaz uzak durmak gerek şeklinde yanıt veriyorlar.birkaç yıl sonra toplumda yaygınlaşmaya başlayınca olabilire evriliyor.böyle adamlara da kimse güvenemiyor haliyle.(sanırım bu yorum çok dağınık oldu kusura bakmayın :) )
    --dilruba--

    YanıtlaSil
  21. yazındaki "din üzerinden yapılan bir manipülasyondur" kısmı yetiyor bana.
    din diyor kapan. benim yaşam tarzım şu deme lüksü vermiyor din. müslüman kişisinin yaşam tarzı din olmalı. memleketçe bu sıkıntımız var

    YanıtlaSil
  22. Bende buna benzer bi konuda yazmıştım. Yazınızı şimdi gördüm siz daha önce yazmışsınız. Sanki kopyalamışım gibi olmuş benim yazı. :) Demek aklın yolu aynı yeri gösteriyor bazen.

    YanıtlaSil

Lütfen çekinmeyiniz, yorumlayınız, tartışalım =)

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...