27 Haziran 2012 Çarşamba

Kadın Nefretinin Dayanılmaz Hafifliği



Bu "dayanılmaz hafiflik" lafı çok klişe farkındayım ama tam da o klişeler çok güzel oturuyor bazı durumlara. Hem, kadın nefreti de aslında fark etmediğimiz bir klişe değil mi zaten?


Sırf bu bloga bile bakınca en başından beri gerek bazı yazılarda, gerek gelen bazı yorumlarda doğrudan veya dolaylı hissedilen birşey olmuştur kadın nefreti. Kadına şiddet, tecavüz konularına dem vurduğum yazıların yanı sıra, dini referans göstererek veya sadece yerleşik algılar çerçevesinde ahlak dersi verircesine kin kusan yorumları gördük zaman zaman.


Şimdiye kadar bu nefret ifadelerini ve eylemlerini kadın korkusuna bağladım kendimce. Kadın bedenini tehdit olarak görmek... Belki rahim kompleksi*... Doğacak çocuğun kimden olduğu endişesi, miras endişesi, iktidar endişesi... Kadını anlayamamak, bedenini anlayamamak ve hâliyle anlaşılamayan şeyden korkmak...


Başka sebepleri var mı bilmiyorum ama yüzyıllardır değişmeyen birşey bu nefret, kadının daha değerli görüldüğü toplumlarda görece daha az olsa da yine de her yerde var.


İşte eski çağlardan günümüze kadar bazı kadın nefreti söylemleri:


"Rahipler günah çıkaran kadınları dinledikçe, bekar olduklarına şükrediyorlar." (Armand Salacrou, Une Femme Libre)


"Bir kadın için en saygıdeğer ve en yararlı bilimdalı ve uğraş, ev işleri bilimidir." (Michel Eyquem de Montaigne, Denemeler, 1580)


"... O zaman neden erkek doğumdan sonra kadının yardımına koşsun ki? Neden ona ait olduğunu bile bilmediği bir çocuğun yetiştirilmesinde ona yardımcı olsun?"  (Jean-Jacques Rousseau, İnsanlar Arasındaki Eşitsizliğin Kaynağı ve Temelleri Üzerine)


"Her fahişe, buruşunca namuslu geçinmeye başlar." (Victor Hugo, Ruy Blas, 1838)


"Düşünün ki asla -ama asla- bir kadında şu iki özelliğe birlikte rastlayamadım: zeka ve güzellik."   (Henry de Montherlant, Genç Kızlar, 1936)


"Kadın, gravyer peynirine benzer: Delikleri olmasaydı hiçbir işe yaramazdı."  (Bernard Emmanuel, Les Femmes du vingtième siècle, 1992)


"Siz,tüm kadınlar, hepiniz (...)Fiilen ya da isteyerek öylesiniz. Fahişesiniz, fahişe oldunuz ya da olacaksınız." (Jean de Meung, Le Roman de la rose)**

"Defne'nin ölümü tipik bir "Su testisi, su yolunda kırıldı" olayıdır!.." (Hıncal Uluç, Defne Joy'un ölümüne dair yazdığı yazı, 2011)


"Kadından anneliği çıkarırsanız geriye kutsal birşey kalmaz." (RTE, 2012)

" Anası olacak kişinin hatasından dolayı çocuk niye suçu çekiyor. Anası kendisini öldürsün." (Melih Gökçek, 2012)

"Kadın, çocuk doğurma kapasitesi itibariyle topluma aittir. Yaratılış kanunu..." (Faruk Mercan, 2012)

"Derdi şu: 'Sevişelim, hamile kalırsak, kürtajla aldırırız, sonra yine korkusuzca sevişiriz. Şehvetimize minicik canlar feda olsun!' " (Turgay Güler, kürtaj argümanı üzerinden Ayşe Arman'ı hedef aldığı yazı, 2012)


Tabi bugünlerde konuşulan meşhur hamilelik testi sonucunun babaya mesajla iletilmesi olayı da var. Haberin yalanlanması ve böyle bir uygulama için genelge yayınlanmadığının açıklanmış olması bir nebze iyi gelse de böyle bir olasılığın konuşulmuş olması bile durumun vahametini ortaya koyuyor aslında.


Kadın nefretini ifşa eden uygulamaların ve söylemlerin hızına resmen yetişemiyoruz artık. Aslında "Kadın Düşmanı Türkiye" başlıklı ayrı bir yazı bile borçluyuz, hem de çoktandır...




* Varlığından emin olduğum ama Türkçe kaynak bulamadığım rahim kompleksini Haluk Bilginer "7 Şekspir Müzikali" adlı oyunu ile dile getirdiğinde sansasyon yapmış. Ancak on yıl öncesinde de aynı şeyi savunduğu görülüyor: http://webarsiv.hurriyet.com.tr/1999/01/30/93472.asp  Bunun üzerine daha çok araştırdığımda neo-freudyen bir psikanalist keşfettim: Karen Horney. Rahim kompleksinin varlığına dair önemli analiz ve bulguları var, ayrı bir inceleme konusu olarak alıp ayrıntıya girmiyorum.
** Agnès Michaux, Kadın Düşmanı Sözlük, Çev. Yiğit Bener, Can Yayınları, 2011

5 yorum:

  1. Kadın bedenini tehdit olarak görmek....sorun bu işte
    çünkü kadın bedeni dünya demek
    kadın bedeni estetik demek
    kadın bedeni yaratmak demek
    kadın bedeni kaçış yeri demek...ve biz erkekler,kendi bedenimizden korktuğumuzdan
    aslında sizi çirkin göstermeye çalışıyoruz
    çünkü bizde dünya yok,estetik yok,yaratmak yok
    kaçacak yerimiz yok
    kısacası kadın bedeni kara delik
    ve biz bu kara delikten korkuyoruz
    korktuğumuz içinde sizin bedeniniz hakkında çirkefçe şeyler söylüyoruz
    kısacası bu
    çok güzel bir araştırma..yüreğine sağlık..

    YanıtlaSil
  2. kadınları başkalarıyla seviştikleri için fahişe bulan erkekler aslında kadınların talep etmediği erkeklerdir: )

    YanıtlaSil
  3. @bytheway: teşekkür ederim =) dürüst ve objektif olmak diye buna derim. erkeklerin hepsi aynı özgüvene sahip olsaydı, bu kadar manipülasyon ve ikiyüzlü pratiklere maruz kalmazdık diye düşünüyorum. yorum için de teşekkürler bytheway.

    @Erkek Adam: hmm talep etmiyor olabilirler doğrudur. fakat kadınların tümü bu talep etmeyecekleri erkekleri reddetme şansına bile sahip değiller sanki.. veya farkında olmuyorlar, ne dersin?

    YanıtlaSil
  4. j.j.ruzo bunu sölemiş mi sahiden. kitaplarını okudum. unutmuş olmalıyım. sms olayı çok garipti sahiden. hatta bu konuda bir mizah öyküsü yazacaktım ama unutmuşum.
    :)
    güncel yaşamda belki bir sivil toplum kuruluşunda çalışıyor olmalısınız, gibi geldi bana.
    :)
    biraz yakın olduğum bir konu aslında.
    yani kadınlara gösterilen çeşitli şiddete karşı, en çok boşanmış ve eski eşlerinden şiddet gören kadınlara destek olan sivil toplum projeleri ile ilgiliyim biraz.
    :)
    bilmiyorum biliyor musunuz ama, son zamanlarda, ülkemizde, çok kadın öldürülüyor, özellikle istanbulda, nerdeyse günde bir kadın, ve çoğunlukla eşleri, eski eşleri öldürüyor.
    aslında bu konu üzerinde çalışılabilecek bir konu.
    belirgin bir sorun haline geldi.
    bu denli öldürme iç güdüsü, bu öfke ve cahillik neden artıyor yurdumuzda acaba.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. daha da artacak maalesef deeptone. hatta bu işin ivme kazanacağından korkuyorum açıkçası.
      çünkü eskiden o sakat algılarla inşa edilmiş sakat rollerle kadın mutlu olduğunu zannederken diğer tarafta da erkek mutluydu, daha doğrusu egosunu her daim tatmin ediyordu. nitekim yine böyle. fakat son yıllarda bazı şeyler daha çok konuşulur hale geldi; kız çocuklarının okula gönderilmesinde artan hassasiyet, kadına şiddetin popüler kültür malzemelerinde şiddetle yerilmesi, kadınlar için stk desteğinin ve girişimlerinin artması, kadınlardan nefret eden bir iktidarın zaman zaman bulunduğu garip girişimlere karşı şaha kalkan kesimlerin tepkileri, hatta olanağı olmayan kadınlara global dünyayla en kolay iç içe olabildiği internet kullanım kursları verilmesi bile ve aklımıza gelmeyen daha bir sürü uyarıcı etken, bu egosunun peşinde olan şovenistleri kızdırıyor. en büyük korkuları da kadının kendi orgazm kapasitesini keşfetmesidir muhtemelen. bir çocuk doğurma makinası neden kendi bedeninin farkına varsın ki? geçmişte de aileler tepki gösterir korkusuyla cinsel eğitim dersleri müfredata konulması düşünülmüşken vazgeçilmiş. o aileler hangi aileler ve neden tepki gösterirler? hepsinin cevabı aynı. Daha önce Emma Goldman'ın dediklerini alıntılamıştım: http://zygotos.blogspot.com/2011/12/sizi-dovuyoruz-cunku-sizden-korkuyoruz.html

      biraz fazla uzatmışım deeptone, kusuruma bakma. onca bıkkınlığıma rağmen yine de öfke ağır basıyor olmalı.

      Sil

Lütfen çekinmeyiniz, yorumlayınız, tartışalım =)

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...