30 Nisan 2011 Cumartesi
İkiyüzlü Evlilik Yemini
Evlilik kurumunun kendisinin de ikiyüzlü olduğunu düşünsem de; bahsedeceğim şey yalnızca evlilik yeminindeki sözler.
"... zenginlikte, fakirlikte... ölüm bizi ayırana kadar.."
İş ilişkileri veya siyasi bağlantılarının doğrultusunda güç ve maddiyat anlamında avantajlı olacağı için kızlarını/oğullarını evlendiren ve gelecekteki mal paylaşımının planlarını yaparak nikahlarını izleyen anne-babaların ve aynı zihniyette insanların olduğu bir cemiyette "zenginlikte/fakirlikte" demek pek ikiyüzlü değil mi? En azından şöyle olsa daha bir dürüst olurdu: "Şirketimiz battığında ve sizin aileye dayanmak zorunda kaldığımızda..." gibi mesela.
Bunlar hayatın gerçekliği. Ataerkil evlilik kurumunun; miras paylaşım politikalarının uzantısı. O eğreti duran samimiyetsiz yemin de Hristiyan din adamlarının sahte gülümsemeyle yapıştırdığı etiket. Nokta.
L
Etiketler: zygotos, kadın
ataerkil toplum,
evlilik kurumu,
kadın-erkek
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Evet bu doğru, fakat olmayan da var canım. Bu konuda ön yargılı davranmak sonuca ulaştırmaz.
YanıtlaSilsevgili Baran, beni rahatsız eden insanların tamamının/bir kısmının aynı zihniyet ile evleniyor oluşu değil. Bu zihniyete mahal veren altyapı. Yani sistem tamamı hedefliyor, tabii ki herkes aynı mantıkla evlenmeyecektir. Sözgelimi bir ülke bir başkasını kuşattı diyelim. "Ama herkes ölmemiş, kesin bir yargıda bulunmak olmaz." der miyiz?
YanıtlaSil(Sabaha karşı 03.30; ben bu interneti var ya..)Neyse, kimvurduya giden yorum şuydu efendim: Aslında yemin falan yok ortada, bizim evlendirme memurlarımız Amerikan film özentisi bir kıvamda bir şeyler söylerler sonra da açık irade beyanalrını alabilmek için sabık gelin ve damada dönüp "evlenme başvurunuzu kabul ediyor musunuz " derler. Yani gelin ve damadın "evettt" diye bağırıp bir yerlerini yırttıkları sadece bu beyanı tekrarlamaktır aslında.Dolayısı ile ortada bir yemin olmadığından, bozulan bir sözleşme de yoktur. Ama şu da var ki, eğer evlilik bir şirket anlaşması ise eskiden kurtarılması gereken "şirket"in aktif pazarlamacısı erkek-ti.Dolayısı ile kadın sadece personel konumundaydı. Şirketin yaşamasından dolayı da hayati çıkarı bulunmaktaydı. Bu durumda da, patronunun türlü kaprislerine, hergeleliklerine, üç kağıtlarına katlanıyordu. Oysa bugün, kadın artık sadece basit bir personel değil aynı zamanda tam anlamı ile ortak.Çalışan, pazarlayan ve aktif sağlayan.Bu durumda da şirketin devamı kendi getirilerine zarar verecek olduğunda, rahatlıkla ayrılık kararı verebilmekte. Doğrusu da bu, eğer evliliğe basit bir şirket birleşmesi gözü ile bakarsak. Kapitalist toplumda, evrilme bireyselleşmeye doğru olduğundan, evlilik kurumu aslında gereksiz hatta evrilmenin önünde engel teşkil etmektedir. Çünkü birey, paylaşmacı değildir. Oysa evlilik paylaşmacılığın temel ve kadim kurumudur. Kapitalist toplumlar için bu, arkaik kalan bir yapıdır. Tamamen ortadan kaldıramadığı bir yapı olsa da içten içe dönüşüm ve değişimlerle kendi bünyesine uydurmaya uğraşmaktadır ki işte bu yemin de, eskiden kalma bir adet pozisyonuna düşmektedir. evlilik öncesi sözleşmeler, evliliği tam anlamı ile bir şirket yapısına kavuştururken aynı zamanda o yemini de tamamen anlamsız kılmaktadır. "Bu düzende sonsuz olan ve değişmeyen tek şey bireyin tüketim alışkanlığıdır. Tüketime hizmet etmeyen hiçbir kurum da yaşayamaz." evliliğin temel çelişeni de buradadır.
YanıtlaSilAvram: derin ve detaylı paylaşım için çok teşekkürler. "Kapitalist toplumda, evrilme bireyselleşmeye doğru olduğundan, evlilik kurumu aslında gereksiz hatta evrilmenin önünde engel teşkil etmektedir. Çünkü birey, paylaşmacı değildir. Oysa evlilik paylaşmacılığın temel ve kadim kurumudur. Kapitalist toplumlar için bu, arkaik kalan bir yapıdır." özellikle bu tespit çok hoşuma gitti.
YanıtlaSilancak benim dert ettiğim şey "bizdeki" memurlar, sözler, alışkanlıklar vs değil. kökendeki niyet. Amerikan filmlerine özendik sadece, tamam. ama Amerikan filmlerinin arkasında ne var? İngiltere'de 1552'den beri söylenmesi protokol sayılan sözler. ama şunu da biliyoruz: ataerkil evlilik kurumu miras paylaşımı üzerine şekillenmiş bir kurumdur. erkeğin sadece kendi çocuklarına mal bırakmak istemesi ile.. kazanç ve mülkiyet açısından burjuva toplumunun pek işine gelen bir kurum. yani, halihazırda maddi endişeler üzerine bu sistemi kurup sonra da "zenginlikte/fakirlikte" demek ikiyüzlülüktür, diyorum. masumiyet kazandırması için uydurulmuş birşeydir diyorum.
Din adamının bu işe karışması ise ayrıca eğreti duran birşey de o da ayrı konu. Şu fotoğraf sizce de saçma değil mi mesela ?
Var bu sistemde bir şey ama hadi hayırlısı.Cevap da gitmedi sanırım. Resim elbette saçma ve tuhaf. Ama işte her tuhaflık, tuhaflık sayılmıyor her iki yüzlülük gibi. İngiltere bilgisi ilginçmiş bak, not alayım ben bunu kenara.:)
YanıtlaSilMiras temelli olduğu konusu başlıbaşına değilse de etkenlerden birisidir mutlaka.
anaerkil aile düzeninden ataerkil aile düzenine geçişi araştırırsanız, karşınıza miras, mülkiyet, güç savaşı vs dışında bir neden çıkarsa iletiniz lütfen, memnun olurum =)
YanıtlaSilher tuhaflık tuhaflık sayılmıyor. tabii ki herkesin benim gibi algılamadığı aşikar. ama benim yapmaya çalıştığım köktenci bir tutumla emin olduğum şeyi ortaya koymak. böyle postmodern yaklaşırsam pek karışır, beni de aşar sanki =)
Eskilerde bir kitap vardı onu bulabilirsem (bende yok ama yıllar önce okurken vardı galiba bu konularda bir şeyler içinde) haber veririm.Focault okumak lazım; kesin etmiştir bir kaç kelam.:))
YanıtlaSilmemnuniyetle. doğru bu konularda Foucault'ya bakmak lazım..
YanıtlaSil:) güzel yorumlamışsın..Annele sevişerek evlendik lakin işler kötü gidince ayrıldık diye başlayan türk evliliklerine nazaran, daha medenice fakat maskelenmiş bir durum..
YanıtlaSil@attractive adam
YanıtlaSilteşekkür ederim. ayrıca hoşgeldiniz =) evet, maskeleme konusunda batı daha usta..
-ev işlerinde yardımcı olacağıma
YanıtlaSilhasta olduğunda bir tas çorba pişireceğime
-işten geç çıktığında maç izlemeyi bırakıp onu işten alacağıma
-2 senede bir yurtdışına tatile götüreceğime
-eve misafir getirmeden önce arayıp yorgunluk seviyesini ölçeceğime
-özel günleri unutmayıp gerekli hediyeleri alacağıma
-kilo almış mıyım sorusuna her daim mantıklı cevaplar vereceğime
-bu etekle bu bluz uymuş mu sorusuna kafamı kaldırıp cevap vereceğime...böyle yeminler nasıl?
ehhehh =D en azından daha samimi =)
YanıtlaSilbak demin şöyle bi karikatüre rastladım:
http://latimesblogs.latimes.com/photos/uncategorized/2008/03/02/marriage_cartoon_2.jpg
evet samimi
YanıtlaSilevliliği aşktan ayıran noktaya değinmişsin. evlilik ticari bir sözleşmedir kökeninde. aşkta ise hiç bir şeyin garantisi yoktur. evlilik zengindir aşk ise fakir..fakat kadınlar aşkla evlenmek isterler ama bu hakikaten çok zor..bir zaman sonra adamın kirli çorabını görmek göze batar..
YanıtlaSil@Erkek Adam:
YanıtlaSilBana göre evliliğin aşkla/aşksız gerçekleşiyor olmasından bağımsız olarak; evlilik kurumunun kendisi ikiyüzlü.