7 Mart 2013 Perşembe

Copacabana: Hovarda(!) Bir Anneye Sahip Olmak


Herkes annesinin mantıklı, her şeyi bilen, daima doğru yolu gösteren, bir sorun olduğunda onun çözüm sunacak engin bilgi veya üzüldüğünde onu teselli edecek engin şefkate sahip olduğunu bellemiştir kafasında. Masallar, hikayeler ve “iyi aile” tablolarından fırlama yakın çevremizde bile görürüz böyle anneleri. Haliyle çocukların çok küçük yaşlardan itibaren benimsediği anne tipi de bu olur, kendi annesi öyle olsun veya olmasın.

Ancak şu gerçeği de unuturuz ki, anneler de insandır. Hep mantık sınırları içinde yaşamak gibi bir zorunlulukları yoktur. Zaten mantık denen şey de aslında insanın inandığı değerlere göre farklılık göstermektedir. Özgürlüğe inanan biri, içinden geldiği gibi davranmayı mantıklı bulurken; dindar biri de kurallara bağlı davranmayı mantıklı bulabilir. Aslında içinden geldiği gibi davranmayı akıl, mantık, kural gibi olguları kullanarak sınırlamak, hatta iğdiş etmek ister insan evladı daima.


Copacabana filmindeki Babou karakteri, ben-merkezci, özgürlüğüne düşkün bir anne olduğu kadar aynı zamanda iyiliksever, cömert ve dürüst bir kişilik. Ne ilginçtir ki, kapıların ardından görünmek istediğimiz o resme uymayan, dahası rahatsızlık veren bir anne iken, kriz anları veya zor zamanlarda en aradığımız anne de bu olur. Çünkü “elalem ne der” zihniyetiyle sorunların üstünü örtüp çözümsüz bırakmaz ve bunun yerine belki kendini de ortaya koyar. Nitekim filmde de Babou’nun kızının ondan utandığı görülürken, düğün arifesi içine düştüğü bir krizde annesinden ilham alır. Düğün yemeğinin sonunda, başta davet etmek istemediği annesiyle gurur duyacaktır.

Anneleri kategorize etmek, bizim toplumumuz ve çoğu toplumda sık yapılan kadınları kategorize etmenin bir adım ötesine geçer ve daha evrensel -ve belki de köklü- bir boyut kazanır. Bunda üremeyi, yeni nesli ve yeni nesle hayat veren, ona bakan (bazen bakmakla hükümlü bazen bakmayı seçen) kişiyi fazla ciddiye alma hatta kutsal sayma eğiliminin etkisi olabilir.  Her halükarda, kategorize etmek sadece huzursuzluk ve mutsuzluk getirir. Çünkü bir insanın herhangi bir kategoriye girmesinin (girdiklerini düşünsek de) mümkün olmadığı gibi, kategorize eden kişi de umduğunu bulamayacağından habersiz, beyhude bir çaba içinde olur.

2 yorum:

  1. bence sen de bir anne olsaydın eminim "Babou" gibi olurdun. tabi böyle bir anne olmak bizim toplumda yadırganırken en nihayetinde normal bir kadın davranışı gibi algılanması gerekirdi..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. aslında benzer ahlaki yargılara sahip her toplumda yadırganırdı Babou. "anneler şöyle olur, böyle olur, olmalı vs" diye diretmek ise insanları kategorize etmeyi sevdiğimiz gibi, bir de kadınların ve annelerin bu kategorileştirmeye daha uygun hedef olmalarından ileri geliyor. öte yandan bizim toplumumuzda daha fazla yadırganacaktır, kadınlara bakış açısıyla paralel olarak.

      Sil

Lütfen çekinmeyiniz, yorumlayınız, tartışalım =)

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...