2 Nisan 2013 Salı

Kurtarılma Tehlikesinden Kurtarmak

Bu yazıda dikkat çekmeye çalışacağım şey, Flashdance filminden bir sahne üzerine
olacağından, öncelikle kabaca filmi özetlemek iyi olur: Alex, bir kulüpte dansçı olarak çalışmaktadır. Sevdiği işi yaparken (kariyer yapmak istediği şeyi) kendisine bir ek gelir de sağlamaktadır. Erkeklerle para karşılığı veya işinin bir parçası olarak yakınlaşmaz -yani işi de gerektirmez. Yakın arkadaşı Jeannie, buz pistindeki başarısızlıktan sonra striptiz kulübünde çalışmaya başlar. Bunların ardından senaryo, ana karakter Alex üzerinde şekillenir fakat bu yazıyı ilgilendiren kısım; Alex’in bunu öğrenince arkadaşını yeni işyerinde dans ederken oradan çıkarması. Hikayede bu yaptığına uygun düşen ifade aslında “kurtarıyor”. Nitekim değişik kaynaklardaki film özetlerinde de bu tabir geçiyor.


Peki neden kurtarıyor? Kime göre, kimden, neyden kurtarmak? Dansçı ana karakterimiz Alex’i de görece muhafazakar biri gelip o kulüpten yaka paça çıkarırsa, buna neden kurtarmak olarak bakmayız da (Kız sadece dans ediyor, soyunmuyor ki! Sana ne pis domuz!) arkadaşı striptiz kulübünde çalışmaya başlayınca koşarak gidip onu kurtarırken takdirimizi toplar? Hikayeye göre Alex, arkadaşının “gerçekten” bunu yapmak istemediğinden ve depresyon etkisiyle buna yöneldiğinden emin. Belki de hakikat buydu. Ancak asıl mesele şu; bir kadın hangi nedenle olursa olsun kendi özgür iradesiyle bir striptiz kulübünde çalışmak isterse neden aşağılanacak veya kurtarılması gereken bir durum oluverir bu? Ve daha da ironik olan, kurtarıcı arkadaşın da müşteri kitlesi erkek. Eğer konu “erkeklere hizmet etmek” ise, kendisi de bunu yapıyor -her ne kadar Kalinak’a göre dansçının dansının kontrolünün kendisinde, striptizcininkinin ise müşterilerde olsa da1. Tüm mesele soyunup soyunmamak mı? Ve mesele buysa yargılamak kime düşer?


Ayrıca arkadaşını oradan çıkarma esnasında bir tür ferahlama hisseden seyirci, kulüpteki işlerine devam etmekte olan diğer kadınlar için ne düşünecektir? Onlar “tü kaka” yaftalarına ebediyen mahkum kadınlar. Onlara ne olursa olsun, kime ne.

Striptiz kulüpleri eril icatlar olabilir –ki öyledir de. Teoride böyle olması gerektiğinden değil, tarihsel açıdan gerçeğin bu yönde olduğu bilindiğinden. Ancak tıpkı fuhuş gibi ve erkeklerin dilde, dinde vs.. icat ettiği veya manipüle ettiği birçok olgu gibi, kadınları sınıf sınıf ayıran bu ve benzeri şeyleri olduklarından daha beter yapan şey, onları daimi ve giderek daha etkili kılıyor oluşumuz. Ve bunu kendimiz yapıyoruz. Yazdığımız senaryolarla, hikayelerle, yaptığımız filmlerle ve yorumlarla… Konuştuğumuz dilin, karşılaştığımız olay veya hikayelerin ve onlara karşı takındığımız tavrın dokusuna işlemiş bir durum bu.


1) Kalinak, Kathryn. "Flashdance: The dead end kid", Jump Cut no:29, 1984

2 yorum:

  1. aynı filmde hanım kızımız kaynak da yapıyordu, ki namusuzla para kazanıp geçinip gitmiş oluyor :) fatma girik'in revu kızı olma hayali varmış ve ben ilk okuyunca şaşırmıştım. sonra bir arkadaşım amerika'ya direk dansçısı olmak için gitti. şu an ne iş yapıyor bilmiyorum, ama o zaman da şaşırmıştım. insanların kendi mutluluklarına giden yolu bulmaları ve o yönde çabalamaları çok hoş bir şey..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. evet, kaynak da yapıyordu hatta bu iş seçimini abartılı bulmuştum filmde kurgu icabı sanarak. meğer gerçek hayatta da kaynakçılık yapıyormuş karakterin canlandırdığı kadın.

      bence kendi iradesiyle yapıp mutlu olduktan sonra kimseyi yargılayıp onlara acımaya lüzum yok. onların "güçlü" hissettiği şey de bu olabilir pekala.. senin verdiğin örnekte de bunu seziyorum, gerçekten bir motivasyonu var demek ki.

      yine beklerim gerisi önemli değil..

      Sil

Lütfen çekinmeyiniz, yorumlayınız, tartışalım =)

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...