Bu konuda pek birşey yazmak niyetinde değildim aslında, zira Banu Gökyar dipnot taki yazısında kadın ve kadın onuru açısından denmesi gereken herşeyi demiş.
Ne var ki reklamın tanıtıldığı bir sitede “Yeşilçam tadında” diye bahsedilmiş reklamdan. Halbuki Yeşilçam tadından ziyade 50’ler Amerikan pop-kültürü unsurları taşıdığını görüyoruz. 50’ler Amerikan pop-kültürünün belkemiğini oluşturan toplumsal imajında ne mi vardı? Bunu en iyi o dönemin reklam afişleri ve posterleri anlatır: Ev hanımı olmaktan gurur duyan, yeni çamaşır makinesini veya fırınını tanıtan, kocasına ve çocuklarına yemek servisi yapan, mükemmel bakımlı ve şık, üstelik hep de gülümseyen kadın. Bu kadın imajı üzerine çok şey yazıldı çizildi, filmler yapıldı. Son dönemden hatırladığım ve çok yerinde eleştiriler yaptığını düşündüğüm film ise “Mona Lisa Gülüşü”. Julia Roberts’ın canlandırdığı karakter, hayatlarının amacı mükemmel bir ev hanımı ve kocasına “layık” olmak olan öğrencilerin ufkunu açmak ve onlara meslek kazandırmak için epey uğraşıyordu. Her neyse, konuyu çok dağıtmayalım. Özetle; buradaki kadın imajı tam da o kültüre ait –stil, saç, moda vs bugüne ait olsa da. Bunu reklamın sonlarına doğru görünen yazılar, görüntü tekniği ve müzik belli ediyor.
Reklam yapımcılarının savunduğu şey şu olsa: “Biz 50’ler Amerikan pop-kültürü unsurlarını kullanmak istedik ve senaryodaki kadınlar tam da bu temaya ait bir motif olduğu için yapılacak bir şey yok.” Bu kez de tutarsızlıktan paçayı sıyıramayacak demektir çünkü söz konusu karakterler bugünün kadınları, 50’lerin değil!
Bunun yanında reklam senaryosunda da bir acayiplik var. Başından beri öve öve bitiremediği adam görününce kadın neden utanıp saklanıyor? Bu da pek anlaşılır değil. Eğer anlayan bir izleyici varsa söyleyebilir.
Kötü reklamlar hep olur. Yöneticiler de “es kaza” onaylar. Bu reklamlar da “es kaza” yayınlanır. Bu tip eleştirilerin de ardı arkası kesilmez.
L
Reklamı bir kere seyrettim onda da tam anlamadım zaten. Lakin anladığım kısmıda genel kanıdan farklı: Herkes adamın kadının zengin sevgilisi olduğu ve sömürüldüğünü yönünde bir fikre sahip. Ama - sadece bir kere yalan yanlış seyrettiğimden de olabilir- benim anladığım şu : Adam kadının sevgilisi değil. Belki banka sahibi, kobisi(?), müdürü veya o tarzda bir banka yüksek düzey banka çalışanı. Kadın bankadan alabildiği parayla yapabildiklerini arkadaşlarına sadece sevglisiyle yapmış gibi anlatıyor. Yani demem o ki adam orada bankayı temsil ediyor ve adamı görünce saklanmasının sebebi de paranı kaynağının banka olduğunun arkadaşları tarafından anlaşılmaması... (evet,evet bazen ben de neyi neremle anladığımı düşünüyorum ) =>
YanıtlaSiltüm bunlar reklamı onayladığım ya da dediklerine katılmadığım anlamında değil. Sadece reklamı nasıl algıldığımı paylaşmak istedim :)
melisa
Öncelikle reklamın sonundan bende hiçbişey anlamadım. Ama bu reklama 'yeşilçam tadında' yorumunu yapan arkadaş dahada farklı bi kafada bi algı sorunu yaşıyor heralde!
YanıtlaSilSinemis Candemir'den pek haz etmem ama böyle bi reklamda oynamayı kabul etmesi yinede bi kadın için çok utanç verici.
Hayattaki yegane amacı kendine kasa bulmak olan kadınların varlığından hepimiz haberdarız. Ama bir de buna övgü olarak göğüslerini gere gere reklam çekmeleri büyük rezillik! Bu kadınlar etrafta bu kadar rahat dolandıkça buna karşı olan kadınlarda aynı muameleyi görüyor. Belki de en kötüsü bu. En kötüsü diyorum çünkü bir adam karşıma geçip bana, niye okuyosunki hala, niye kariyer, ne uğraşıyorsun, bul zangin bi adam, evlen şeklinde sivri zekasından fışkıran apır sapır yorumları yapabilme cüretini buluyor.
Bu tip zeka yoksunu,kadını aşağılamaktan içten içe (hatta bazen alenen) haz duyan reklamlara, dizilere, filmlere daha da kötüsü insanlara çanak tutuldukça bu döngüden biraz zor çıkılır!
Betilay
@Melisa
YanıtlaSilahhaha beni şaşırtmadın şekerim yani reklamın verdiği mesaj olsa olsa bu olabilir ve bunu anlayabilen tek izleyici de sensin benim sorduklarım içinde =)
ne var ki herkes senin zekana sahip olmadığı ve en başta mesajı genele ulaştıramadığı için reklam yine başarısız =)
ama süpersin çok iyiydi =))
@Beti
YanıtlaSilYeşilçam'ın ta kendisi hayatım öyle deme =)
ve evet, içten içe veya alenen kadını aşağılayan her türlü yapımlar sürdükçe toplumsal algıların dönüşmesi iyice güçleşiyor korkarım..
gerçi bu, sadece bizim değil tüm dünya toplumlarının -az veya çok- başını ağrıtan birşey ama bizim toplumumuzun artık kangren olmuş durumuna hiç de iyi geldiği söylenemez tabii..